CHP’nin 24 saatlik Eğitim Maratonu tamamlandı; “Sahalara ineceğiz, 21 ilde eğitim buluşmaları gerçekleştireceğiz”

Posted by

CHP’nin eğitim alanında yaşanan sorunlara dikkati çekmek için başlattığı Eğitim Maratonu tamamlandı. Maratonun kapanış konuşmasını yapan CHP Genel Başkan  Yardımcısı Suat Özçağdaş, “Buradan sonra ilk etapta sahalara ineceğiz. Ağustos ayı başından itibaren CHP tarafından yönetilen 21 ilde eğitim buluşmaları gerçekleştireceğiz” dedi.

CHP tarafından eğitim alanında yaşanan sorunlara dikkat çekmek üzere Ankara Çankaya Anıtpark’ta halka açık olarak gerçekleştirilecek 24 saatlik Eğitim Maratonu, sona erdi. Maratonun kapanış konuşmasını yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, ağustos ayı itibarıyla CHP tarafından yönetilen 21 ilde eğitim buluşmaları yapacaklarını bildirdi.

Özçağdaş, şunları söyledi:

”Eğitim sistemimizin yaşadığı sorunlarını kısa basın toplantılarıyla anlatmak mümkün değil. Bu 24 saatlik maraton bugün itibariyle burada bitiyor. Buradan sonra ilk etapta sahalara ineceğiz. Ağustos ayı başından itibaren CHP tarafından yönetilen 21 ilde eğitim buluşmaları gerçekleştireceğiz. Bu eğitim buluşmalarında, öğretmenlerimiz, idarecilerimiz, sendikalılarımız, akademisyenlerimiz ile bir araya geleceğiz. Valilerimizi, il milli eğitim müdürlerimizi ve rektörlerimizi ziyeret edeceğiz. Sivil toplum temsilcileri, idari görevliler, akademisyenlerle bir araya gelerek çalışma toplantıları yapacağız. Dolayısıyla çalışmaya, eğitimi konuşmaya, tartışmaya, doğru yönleri bulmaya çalışmaya devam edeceğiz. Burada 24 saat boyunca konuştuğumuz bütün bu konular bize her şeyden önce şunu gösterdi, 22 yıldır devam eden Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının eğitimin hemen hemen her alanında ülkeyi çok daha kötüye götürdüğünü görmüş olduk.”

“Okul öncesi eğitim, en az bir yıl zorunlu ve tamamen ücretsiz olmalıdır”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e seslenen Özçağdaş, CHP’nin eğitim alanındaki taleplerini sıraladı. Özçağdaş’ın açıklaması şöyle:

”Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen program önerisini geri çekin. Türkiye’nin saygın akademisyenlerinden yeni bir kurul oluşturun. İhtiyaç analizleriyle her türlü desteği verelim ve ne değiştirilmesi gerekiyorsa değiştirelim. Okul öncesi eğitim, en az bir yıl zorunlu ve tamamen ücretsiz olmalıdır. Lütfen bunu kanunlaştırın. Erken çocukluk eğitimi verilen tüm kurumları bakanlık denetimine alın. Ortaokul kademesi için açıköğretimi iptal edin. Hayalet öğrenciliği bitirin. Taşımalı eğitim uygulamasına son verin. Her gün 1.2 milyon çocuğun oradan oraya tarumar olmasına engel olun. Yatılı okulların şartlarını iyileştirin. Okula erişme olmayan çocukları bu okullara yönlendirin. Köy okullarını açın. Hatta bu küçük çocukların annelerine, babalarına tarımsal üretimi arttırmak için destek verin. Köyler boşalmasın, köyler güçlensin. Çocuğunu okula göndermeyen veliler için caydırıcı cezalar koyun. Meclis’te bir günde çıkarabiliriz beraber isterseniz. Her okulda okul büyüklüğüne göre bir veya birden fazla kadrolu temizlik görevlisi verin. Her okulda en az bir kadrolu güvenlik görevlisi tesis edin. Okulların kapısında mafyalar, uyuşturucu satıcıları, zorbalık yapan insanlar cirit atıyor. Siz buralara bir güvenlik görevlisi koyamadığınız için bizim okul müdürlerimiz, öğretmenlerimiz şiddete maruz kalıyor, hayatlarını kaybediyor. Her okula en az bir sağlık personeli atayın. Binlerce öğrencinin, binlerce küçük çocuğun olduğu okullarda acil müdahale için hemen sağlık hizmetinin verilebilmesi için, ilk yardım için sağlık hizmetine ihtiyacımız var. Lütfen temiz suya erişim sağlayın. Çocukların bir bardak temiz su içmesini sağlayın. En azından bunu becerin Sayın Bakan.

“Mülakatla değil, liyakatle yapın”

Tüm kademelerde her öğrenciye bir öğün ücretsiz yemek verin. Çocuklarımızın yarısının aç olduğunu unutmayın. Çocuklara Anayasa’da karşılığı olduğu şeklinde beslenme hakkıyla, sağlık hakkıyla bir öğün yemek verin. Tüm kademelerde velilerden alınan bağışlara son verin. Bakalım okullar sizin de söylediğiniz gibi işleyebiliyor mu? Görelim hep beraber. Ortaöğretim kademesinde MESEM projesinin bu haliyle uygulanmasına son verin. Mesleki ve teknik eğitimi öğretmen yetiştiren fakülteleri yeniden açın. Mesleki ve teknik okuldaki laboratuvar ve atölyeleri hızlı bir biçimde çağın gerekleriyle yeniden yapılandırılır. Gerçek öğretmen ihtiyacı kadar öğretmen ataması yapıan ama bunu Anayasa’daki gibi yapın. Mülakatla değil, liyakatle yapın. Eğitim fakültelerinin kontenjanlarını ihtiyaca göre revize edin. Öğretmen yetiştirme programı olan alanlarda formasyon uygulamasından vazgeçin. Bu gençlerimize hayal satmayın. Onların gelecekleriyle oynamayın. Psikolojik danışmanlık rehberlik öğretmenlerine, devlette devamlılığın esas olduğu üzerinden verilen norm kadro düzenleme sözünü tutun. Bu sizin iktidarınızın sözüdür. Yine 2022 KPSS sonuçları ile ek atama sözü verdiğiniz öğretmenlere sözünüzü tutun. Atama bekleyen engelli öğretmenleri oyalamayın. Atamalarını yapın.

“Öğretmenlerin ekonomik ve özlük haklarını düzenleyin”

Ücretli öğretmenlik adı altında yaptığınız emek sorununu, kölelik düzeninde çalıştırdığınız öğretmenlerin koşullarını değiştirin. Ücretli öğretmenliğe son verin. Ücretli öğretmenlik diye bir şey söz konusu bile olamaz. Asgari ücretin altında 10 ay boyunca hiçbir devlet böyle bir kaçak işçi çalıştıramaz. Sözleşmeli ve kadrolu öğretmen ayrımına son verin. Böylelikle sözleşmeli öğretmen olup eş durumundan tayin alamayan ve ailelerinden ayrı kalan öğretmenlerin sorunlarını da çözün. Taban maaşı uygulamasının kaldırılması kararını derhal özel okul öğretmenleri için yeniden getirin. Özel okul öğretmenlerini asgari ücrete 10 ay çalışmaya mahkum etmeyin. Öğretmenlerin 6 ayrı basamakla basamaklandırmasına müsaade etmeyin. Öğretmenleri unvanla değil, maaşla güçlendirin. Onları yoksulluk sınırı altında maaşlara hapsetmeyin. Öğretmenlerin ekonomik ve özlük haklarını düzenleyin. Eğitim yöneticilerinin liyakat esasına göre atanmasını sağlayın.”

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel: Eğitimi, afetler değil, afet sürecini yönetemeyen AKP durduruyor

CHP Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Cumhuriyet Halk Partisi’nin düzenlediği Eğitim Maratonu’nun 17. Oturumu olan “Afetler Ülkesinde Eğitim” oturumunda konuştu. Sabaha karşı 04:15 saatlerinde sunulmasına başlayan Yücel, geçen yıl bugün 6 Şubat depreminin yaşandığı saniyelerde, şunları dile getirdi:

“İlk gözden çıkarılan eğitim oldu”

“24 saat kesintisiz bir şekilde, eğitimin her yönüyle konuşulduğu bu “Eğitim maratonu” eylemi son derece önemli ve anlamlı…

Cumhuriyet Halk partisi olarak en çok önemsediğimiz alanlardan biri eğitim… İnanıyorum ki, buradan önemli ve ders alınacak bir sonuç bildirgesi çıkacak.  Üzerinde konuştuğumuz “Afet dönemlerinde eğitim” dediğimizde açıkçası aklıma şöyle bir benzetme geliyor. Devlet dairelerinde evrak dolaplarında “Yangında ilk kurtarılacak” diye bir yazı yazar. Ben Türkiye’deki mevcut iktidarın eğitime bakış açısına baktığımda, bir afet anında eğitimi “İlk gözden çıkarılacak” alan diye kodladığını düşünüyorum. Bir kere şunu biliyoruz.  Mevcut iktidar eğitimli bir toplum istemiyor. Okuyan, araştıran, sorgulayan, itiraz eden bir nesil yetişsin istemiyor. İşte yola çıkarken ya da işe başlarken böyle bir mantaliteyle işe başlarsanız Eğitimi “İlk gözden çıkarılacak” alan olarak belirlersiniz.”

“Eğitim, afet zamanlarında da kesintisiz sürmeli”

“Afet dönemleri, hayatın her alanının ciddi kesintiye uğradığı dönemler…

Bu dönemlerde eğitimin kesintisiz bir şekilde sürdürülebilmesi çok ama çok önemli… Ülkemiz afetler açısından yüksek riskli bir ülke…

Dolayısıyla afet sonrasında, en küçüğünden en büyüğüne çocuklarımıza, öğrencilerimize eğitim olanaklarını hızlı ve güvenli bir şekilde sağlayacağımız bir mekanizma kurulması gerekiyor. Ancak bu dönemlerde bizim ülkemizde, ilk feragat edilen alan da maalesef “eğitim” oluyor… Afet dönemi – normal dönem diye ayırmadan şu tespiti rahatlıkla yapabiliriz; Toplumun en kırılgan grupları kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve ekonomik olarak dezavantajlı kesimler.

Bu kesimler, her türlü olumsuz etkiyi çok daha derinden hisseden, yaşayan kesimler. Dolayısıyla zaten daha korumasız ve kırılgan olan bu kesimler afetin sonuçlarından çok daha fazla etkileniyor.

Bunun yanında ekonomik olarak dezavantajlı kesimlerde, nitelikli eğitim hakkının, aslında bir sınıfsal sorun olduğu da karşımıza çıkıyor. Afet olmayan dönemlerde de bu grupların önemli hak mağduriyetleri olduğunu, nitelikli eğitime ulaşma konusunda sorunlar yaşadığını biliyoruz. Afet bu olumsuz tabloyu daha da yıkıcı hale getiriyor. Biz afetler ülkesiyiz… Her felakette eğitim durma noktasına gelirse, bu ülke bir adım bile ileri gidemez. Şu anda, 1 saat sonra, 1 ay sonra ya da 1 yıl sonra büyük ve yıkıcı bir deprem yaşanabilir. Bunun saati, günü, zamanı yok… O zaman afetler açısından “her an olacakmış gibi” hazırlıklı olmak gerekiyor.”

“İzmir depreminden 4 yıl sonra gelinen nokta aynı…”

“Mesela, İzmir’de 30 Ekim 2020’de yaşadığımız depremde 128 okul yıkım kapsamına alındı… Üzerinden yaklaşık 4 sene geçmiş olmasına rağmen yeniden inşa edilen okul sayısı 35’lerde… Demek ki hazırlıklı değiliz… Millî Eğitim Bakanlığı, tabii ki bu konuda da çok eksikli… Ama parasız, eşit, nitelikli, Çağdaş, laik ve bilimsel eğitimde sınıfta kalan Millî Eğitim Bakanlığı’nın deprem sonrasında “eğitime erişim hakkı” konusunda başarılı olacağına zaten ihtimal vermiyorduk.”

“Hatay’da okula devam eden çocukların oranı depremden sonra yüzde 93’ten yüzde 10’a düştü”

“Peki ne yapılması gerekiyor? Bunu bir baba, bir hukukçu, bir milletvekili ve bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak değerlendirdiğimde; Öncelikle, Bu işe bir bütçe ayırmak gerekiyor. Bu bütçeyi de doğru kullanmak gerekiyor. Yani tarikat ve cemaatlere akıtılan bütçe, okulların taraması ve sağlamlaştırılmasına ayrılsaydı, Hatay’da dersliklerin %45,4’ü kullanılamaz hâle gelmezdi herhalde… Sonrasında ne yapmak gerekiyor? Mesela elimde bazı rakamlar var.. Eğitim Reformu Girişimi raporuna göre; depremin etkilediği illerde depremden önce okula devam eden öğrencilerin %22’lik kısmı, depremi takip eden eğitim öğretim döneminde okula gitmemiş… Tüm çocuklarının okula gittiğini söyleyen ailelerin oranı ise %61,9… Pazarcık ve Hatay’daki Çocuk Yaşam Merkezleri’nde yapılan çalışmaya göre çocukların %93’ü deprem öncesinde okula devam ederken, Deprem sonrası bu oran %10’a gerilemiş… Bu rakamları, deprem sonrasında feda edilen eğitim tablosunu ortaya koyması açısından çok çarpıcı buluyorum.”

“Öğretmeni, deprem değil AKP iktidarı yıktı…”

“Her gün aklımın bir köşesinde olan ve bu ülkenin pırıl pırıl evlatlarının geleceğine yönelik kaygılarımdan dolayı gerçekten gönülden istediğim iki dileğimle sözlerime son vermek istiyorum. İlk dileğim, Mevcut Milli Eğitim Bakanı’ndan kurtulmamız… Kurtulalım ki bilimsel, laik, çağdaş eğitim sistemimizi yeniden ayağa kaldırabilelim. Kurtulalım ki adından da anlaşılacağı üzere ideolojik kaygılarla dayatmacı bir anlayışla getirilen “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” denen saçmalıktan pırıl pırıl evlatlarımızı kurtarabilelim. İkincisi de şudur; Milli eğitim sistemimizin cemaat ve tarikatlardan tamamıyla arındığı, eğitim ile tarikat sözcüğünün, eğitim ile cemaat sözcüğünün yan yana dahi gelmediği, yobazlığın, sapkınlığın çocuklarımızın yakasından düştüğü günlere en kısa sürede kavuşmayı diliyorum. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının asla ve asla taviz vermeyeceği yegane konulardan biri de budur.”


TIKLAYIN – CHP’nin Eğitim Maratonu başladı | Özgür Özel: Bu 24 saati Türkiye Cumhuriyeti tarihine yapılan yanlışları anlattığımız bir şerh olarak düşeceğiz!

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir